1 Nisan 2014 Salı

neden sadece cümlenin başına gelir büyük harF ... ?

Sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem sistem ....

Sürekli ağzımızda ...
....

Yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek  -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek -yıkmak gerek - çökertmek gerek - yok etmek gerek

Sürekli ağzımızda ...

peki sistem nedir ? ve  neden çökmüyor ? bunun üzerine kafa yormak gerek diye düşündüm ve kendi fikirlerimi paylaşmak istedim ... belki sizin fikirleriniz benim fikirlerimle sevişir ve yeni fikircikler doğurur .... sonra  beynimizin ve kalbimizin derinliklerinde algılar , hisseder öper koklarız  ... düşünsenize hepimizin fikircikleri birbiriyle öpüşüyor ve ortalık mis gibi vanilya kokuyor ...

( çok tek taraflı bir bakış açısı oldu kabul ediyorum ; belki siz vanilya kokusu değil sert bir kahve kokusu istersiniz ... o zaman ortayı bulup hem vanilyalı hemde kahve kokulu fikirler üretelim ... içinde bulunduğumuz yüzyılın en güzel tarafı bu ... yan yana gelmeyecek olanları yan yana yeniden bütünlemek ... kullanalım bunu ...  )

Öncelikle en küçük sistem düzeneğine bakmak için mikro ve makro ölçülerde en az 2 bütüne ihtiyaç duyarız ... ruh ve beden / madde ile mana / gündüz ve gece gibi ... birbirine zıt 2 bütünün bir aradalığı  , büyük bütünü oluşturur ... matematik olarak buna 1 diyelim ... rahat anlaşalım ... 2 bütün 1 arada olmak yada olmamak için bir düzeneğe ihtiyaç duyar ... birbirlerini itmelerinin de çekmelerinin de hiddeti - etkisi aynıdır ... bu yüzden varlık ve yokluk yan yanadır ... sevgi ile nefret kardeştir ...

sistemin varlığına karşı çıkmak gereksizdir ... kaos ve karmaşık düzenlerde bile sistemsiz bir sistem mevcuttur ... bu yüzden sistemin kendisi değil işleyiŞidir problemli olan ... değiştirilmesi gereken ... bu bir yoldur ... kendi yürüdüğünüz yolun içinde bir başka yol ...

içinde olduğumuz ya da dışında durmaya çalışırken bile bir şekilde dahil edilmeye zorlandığımız bu işleyişi anlamak için ... önce Biraz gerisine ... sonra bizim sistemimiz dışındaki sistemlere bakıp veri almamız gerekir ...

şuan ki görüntüde içinde olduğumuz sistem zıtlıkları besleyerek , bir önceki ezileni ezen konumuna sokarak , hem intikamını alıp aĞzına bir parça bal sürer hemde onu içine düşürdüğü sarhoşlukla ezen haline getirip yeni ezilen tarafından indirilmeye mahkum eder ... aynı anda zamanda işlediğinden sistem bundan yara almaz ... çünkü kendini zamana ve getirdiklerine hemen uyumlar , kendini belli etmez ...

ancak ;
taraflar uyanır ...

- hop bi sn yaaa ... bende şimdi şuna dönüşüyorum ...

derse ;

o '' hop ya '' onlara bir farkındalık kazandırır ve burdan alınan anahtar o kırmızı arabanın kapısını açar ...

e tabi ''hop ya''yı hissetmesine rağmen , büründüğü rolün hazzına kapılıp , farketmemiş gibi davranırsa da

soktuğu anahtar o deliğe uymaz ve kafasına yukarıdaki kovalardan su dökülüverir ... gerçi bu bir yol meselesidir ... bazılarımız daha aydınlık bazılarımızda daha karanlık yolları severiz ... ben tam burda bir taraf olarak beyan ediyorum fikirlerimi ... güneş ışığından - göğe bakmaktan haz alanların yolunda tutmaya çalışıyorum ben yolumu ... yol'da burda bir başka düzlemin sistemidir zaten ...

Yol bitince de bir başka sistemin kuralları işler ... kısacası sistemler içinde yolculuk ederiz biz ... ve hepimize kolay gele ... yannız göğe bakmacıların en az farkındalık kadar ihtiyaçlar duydukları bir diğer anahtarda empatidir ...

Kısacası boşuna çabalamayın , sistem yıkılmaz ,sadece değişir ve zamana - şartlara uyumlanır . Eğilip bükülür ... sizde öyle yapın azcık eğilip - bükülün ... daha doğrusu tarafınız ve yolunuz ne gerektiriyorsa onu yapın ... yapmıyorsanızda diğerleri yapınca şaşmayın - ayıplamayın - itelemeyin - ötelemeyin ...

Hani deniyorya yaradandan ötürü sevmek ... o sadece kendi tarafınızı sevmek anlamını içermiyor ... yaradan kavramı bütünü temsil eder ... ben bütüne dahil olmasından ötürü severim zıttımıda demektir ...

hee birde unutmadan ...

PS: Unutmayın ki bizimde payımız var şuan ki durumlarda ... onlar bazı filmleri - bazı kitapları - bazı şarkıları bizden sonra duydu ya da duymadı diye kibrimize yenildik çoğu zaman ... aaa sen daha yeni mi duyuyorsun dedik ... aaa senin bundan haberin yok mu dedik ... bu yüzden de ay sen anlamassın boşver dedik ... dedik ... bende dedim ... en demiyenimiz bile kafasında sınıflandırmadı mı ? tuttukları takımdan , giyinişlerine , dinlediklerinden , seyrettiklerine cahil - zevksiz ve geri kalmış bulduk onları ... etiketledik hep ve kendi içlerine çekilmelerini sağladık ... e tabi o zamanda onları temsil ettiğini söyleyen adama  '' ben zenciyim '' deme hakkı tanımış olduk ... çünkü oradan bakıldığında biz beyaz adamdık ...

ama işler matematiğe dökülseydi ... o zaman cehaletimizin , onların cehaletiyle aynı oranları verdiğini görürdük ... çünkü bizde bir yerlerden bakıldığında birilerinden daha cahildik ...

şöyle anlatayım

cahil diye etiketlediğimiz topluluğun cehaleti > bizim cehaletimizden > bizden daha az cahil olanınkinden ...
e tabi burda veri sadece okuduklarımızın , gördüklerimizin , duyduklarımızın sayısı - onları anlayıp anlamadığımıza hiç gelmiyorum bile ...

yoksa bu formülize elbette veri eksikliğinden geçersiz sayılmalıdır ...

çünkü ;

dağdaki çoban dediğimiz adam bir koyunun ne dediğini anlayacak kadar doğaya uyumlanmışken , biz akıllı telefonlarımıza gömüldüğümüzden kendi türümüzün bile ne dediğini , ne hissettiğini anlayamamaktayız ...

bu veri bile o sistemdeki cahil tanımlamasının altını sarsar ...

( 3. anahtarı veriyorum KABUL ETMEK ve AFFETMEK ... önce kendimizi  )














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder