28 Ekim 2014 Salı

Yetenek Biziz ! İmza : Sam Amcanın Çocukları


      Hatırlıyorum da çocukken sabahları babaneme yalvarırdım tv'yi açsın da 'Susam Sokağı'nı izleyeyim diye ... Açmazdı ... Sabah sabah televizyon olmaz derdi ? Peki televizyon ne zaman olurdu ? Akşam üstü 3 gibi  Trt'de Atlıkarınca diye bi çocuk dizisi vardı , o zamanlar televizyon olurdu mesela babaneme göre . Eğer babanem evde değilse , bende tv'yi açabilmişsem ki babanem çalıştığından evde olmadığı da oluyordu , ben full force tv'ye abanırdım ...  Yalnız bir çocukluk geçirdim , sanırım bu yüzden tv ile iletişimim daha derin oldu o dönemler ama şimdi bakıyorum da insanlara , sanırım onlar hala çok yalnızlar ... Çünkü evlerinde tv hiç kapanmıyor ve sesi gelsin yeter diyerek kendilerine bu renkli ve sesli kutuyu arkadaş ediyorlar  ...

   Peki arkadaşımızda bizi , bizim onu sevdiğimiz kadar seviyor mu ?

Benim çocukluğum 80'lerin sonuna denk geliyor , Trt 2 çocuğuyum desem çok doğru olur hatta ve hatta  o zamanlar Akşama Doğru diye bir program vardı onu sunan Seynan Levent beni büyüttü , üstümde emeği çok desem yalan olmaz ... ( Şimdi yazarken Seynan Levent ismini bi googleladım ve viki'den hayatına , eğitimine ve donanımına bi göz attım ... Tavsiye ederim sizde atın ve günümüz televizyoncuları ile bi o dönemi kıyaslayın ... ) 4-5 yaşımdaydım ve balerin olmak istiyordum ... Sonra bi dönem keman çalmak istedim ,  arkeolog olmak istedim , istedim istedim ... Tüm bu isteklerimi birgün alıyor diğer bırakıyordum ve 4-5 yaşımdaydım ...

Sonra özel televizyonlar açıldı ve  herşey o zaman değişmeye başladı ... 6 yaşıma basmıştım artık sadece Trt 2 değil , Star ve Show Tv de vardı ve herşey sanki birden daha da renklenmeye başladı ... Hızlı ve renkli ... Artık balerin , arkeolog değilde şarkıcı ya da dansöz olmak istemeleri uyandı içimde :))

90'lar Türkçe Pop ile hipnotize edilmiş bir nesil olduğumuzu düşündüm uzun bi zaman ve bu beni cidden çok mutsuz etti ... Ama bunun böyle gitmeyeceğini de anladım ve kendimi gevşetmeye de karar verdim ... Evet öyle büyütüldük artık bunun için çok geç , değiştiremezsin dengede kalarak hayatına devam etmek zorundasın ...

Her zaman popta , arabeskte , türküde , cazda , bluzda , rockta dinleyen bi kulağa sahip oldum böylece , aslında artıya dönüştü çoğu şey ... Empati kurmayı da belki burada öğrendim , bu sayede ...

Tv bana çeşit çeşit hikayeler anlatırken ben hep ötekini de anlamayı öğrendim ve bu sayede hep her kesimden arkadaşlıklarım oldu ve yaşadığım ne ülkeye ne de dünyaya yabancılaşmadan kendimi oluşturup çevremi de bir gökkuşağı haline getirdim ...
90'larda Yıldız Tilbe dinlemiş bi arkadaşla rakı içmenin keyfi ? Müslüm Gürses'i anlayan bi adamla oturup dünyanın derdini paylaşmak ? Sezen Aksu'nun çocukları olmak ? Neşet Ertaş'ı dinlemiş biriyle müziğini konuşmak ?

Bunlar diyorum ya beni besledi ve genişletti hep ...

Her yerde olmak ... Genel izleyici kitlesinin içinde olup kendi rengini parlatmak ... Hep buydu beni tanımlayan ...

Ama bu son zamanlarda Tv'den resmen korkuyorum ... Baya baya korkuyorum ... Cidden korkuyorum ... Bu korkumun sebebide Acun Ilıcalı ve sahibi olduğu kanal TV8 ...

Yaklaşık 10 yıldır tv izlemiyorum diyebilirim ... Elbette izledim arada elbette haberim oldu olanlardan ama sosyal medyadan öğreniyordum ne olup bittiğini daha çok ... Bi diziyi ordan keşfediyor sonra netten izliyordum , beni tv başına ÖZELLİKLE onu izlemek için oturtan tv şov'u yoktu ... Bazen birine birazcık kitleniyor ama haftaya aynı saatte asla onlarla buluşamıyordum ...

Bu 10 yıl içinde Tv'nin benim için ifade ettikleri de değişti tabi haliyle ... Bunların çoğuda pek olumlu değil tabi ... Ama sonra düşündüm peki ya internet ?

İnternette bu çağın tvsinin ifade ettikleri aslında ... Sonra bi hocamın bana genel geçer bi durum için ettiği sözü hatırladım ...

'' Unutma  ! Bıçak gibi , kendinide kesersin , ekmekte kesersin ... Seçim sende ''

Hayatımda kulağıma küpe ettiğim laflardandır ... Baya baya buna göre , bunu esas alarak yaşarım ... Seçmeye çalışırım ...

Bu yüzden artık toplumda duyduklarım ile Mazhar Alanson / Özkan Uğur ikilisininde katılımıyla ilk sezonunun bir kısmını  izlediğim ama sonra bıraktığım O SES TÜRKİYE'yi izlemeye karar verdim ... Konuşulanlar merak uyandırmıştı bende ve Gökhan ile Mazhar / Özkan adeta beni ekrana davet etti ...

Sanırım 5. haftaları ve cidden pzt / salı akşamları oturup izliyorum ve çoook keyif alıyorum ... Kaçırdıysam tekrarını izliyorum netten ... Buna zaman harcıyorum ... Evet hala filmlerimi izliyorum , kitaplarımı okuyorum , yeni albümler keşfediyorum , arkadaşlarımla sosyalleşiyorum , doğada vakit geçiriyorum kısacası cidden HAYATTA VE HATTA kalıyorum ama O SES TÜRKİYE'yi de izliyorum ...

Buraya kadar hiçbir sorun yok gibi görünüyor değil mi ? Peki ya O ses çocukları da izlemeye başladığımı söylersem ?   ... Kendimi dürtmeye başladım ... Heyyy içine mi düşüyorsun yoksa ???? dedim kendime ... Yoook be bu da bi dönem işte sardım şimdi biter ... İşler Güçler bitmiş / Leyla Mecnun bitmiş O ses mi vuracak bizi dedim ama cumartesi günü evde yalnızken tv zaplama anında YETENEK SİZSSİNİZ TÜRKİYE'de durunca durumumun vahametini anladım ... Zamanında ' ya yetenek sizsiniz izleyen adamın dünya görüşü var ' cümlesini kuracak kadar kibirli bakıyordum bu yayınlara karşı , ha buradaki küstahlığımı da söylediğim anda fark etmiş ve utançtan yerin dibine girmiştim o ayrı ...

Ama şuan beni içine çekmeye başlamıştı ... Ha belki ettiğim sözün karmasını yaşıyordum bilemiyorum ama jüri koltuğunda Demet Evgar'ı görünce ve '' tabi ki hayır '' lafını duyunca onun alnından öpesim sarılasım geldi Demet Evgar'a ... Evet ya birirleri söylemeli bu insanlara cidden kötü olduklarını ... Yine empatiyi kurmuştum ve farkında olmadan beğenmediğim bişiyi , Demet Evgar için izlemeye başlamıştım ... 10 dakika sürdü ama inanın kaçtım ... Sonra düşündüm Demet Evgar ne arıyor YST jürisinde yahu ??? Sen Aydınlatırsın Geceyi'de oynadı bu kız yaa ???

Acun beni ele geçirmeye başlamıştı ... Hatta sanırım sadece beni de değil ... 

Bu konuya içimden çıkıp öyle bakmaya karar verdim ... Neydi beni bağlayan bu programlara ?

Samimiyet ve doğallık ...

Öyleler diyemiyorum malesef çünkü tv'de yayınlanan hiç birşeyin samimiyetinden emin olamam ...

Ama O ses jürisinden Gökhan karakteri bize çok yakın ... E zaten Athena'nın bizim için ne ifade ettiğide ortadadır ... Holigan albümü benim için hala dinlenesi 3-4 şarkıya sahiptir ... Müzikal seçimleri ( hem doğulu hem batılı kulağı ) , tavırları ( hatta tripleri diyeceğim ona  ) bizi alıyor ...
Burada sanırım Acun'un istediği biziz ... Tv ile büyümüş ama sonra marjinalleşmiş ( birilerinin deyimiyle ) şuan 30larını yaşayan tvden uzaklaşmış olanlar ... Sanırım bu egosuna da iyi geliyor ... Acun Türk Televizyonculuğunu yeniden yazıyor ... Yayın akışı güncel ve genç ... Ana Haberi bile yok mesela ... Boş zamanlarıda Akıllı Tv'ye bağlıyor ... Acun ; izleyici kitlesinin , çalıştığı karakterlerle rahat empati kurabilmesini ve eğlenmesini istiyor anlaşılan ... TV8'de hiçbir zaman bi dram dizi oynayacağını , haber kuşağı olacağını sanmıyorum ... Acun Ilıcalı gayet eğlenerek , hızlı ve renkli bir kanal formatlamış ... İnsanlara bu saate kadar hep acılı diziler , acıdan beslenen programlar dayayıp uyuttular en azından TV8 bunu  eğlendirerek yapsın demiş herhalde ... TV8 ; kanalı açtığınız anda sizi ekrana bağlayan programlara sahip ... İddia ediyorum her kesimden insanı 1 bölüm izlediğinde 2.ye garantileyen formatlar ...

Sonra yine çok mu kasıyorum diye düşündüm ve gevşeee dedim kendime ... Demek ki iyi geliyor neden bunu da sıkıcı bir hale getirmeye çalışıyorsun ... Rahatlamak için kullanılabilir gayet , Unutma bıçak gibi ... Seç ... Seçebilmek hep elinde olsun ...

Kitabını da oku , Tv'nide izle ... Ne var bunda ?  Dengede kal !

Çok ince bi hatta hissediyorum kendimi just like a sırat köprüsü ...

Tam kendimi sindire sindire , bulduğum bahanelerimle O SES'i izlemeye devam etmeye ikna etmiştim ki ... Bu sabah takside ; şöför ün telefonda arkadaşı ile konuşmasına kulak misafiri oldum ... Ütopya'yı nasıl heyecan ile beklediğini anlatıyordu ... Öhhh dedim , işe geldim insanlar yine bundan bahsediyor ... Oysa benim ne ilgimi çekmişti ne bişi ... Survivor'da izlemiyordum zaten ... Bu çok tehlikeli gelmedi ...

Ofiste konuşanların konuşmasına dalıp neymiş mevzusu diye sorma gafletinde bulundum ...
Ve arkadaşım anlattı ... Doğal bi alana bırakılıyorlarmış , kendi sebzelerini yetiştircekmişler falan derken sus lütfen sus dedim ...

Bizim Ütopyamız yani ...
:(((

Önce bi mutlu oldum ne güzel ya ... Tv'de böyle şeylerin dönmesi , belki özenenler olur ... Sonra bi düşündüm yine ...

Resmen titredim bi süre sonra ... Bu ne demekti biliyor musunuz? Hayallerimizi gösteriyordu evet ama elletmiyordu ... İzlemede kalacaktık , hareket yok , izlemek var ...

Sakin ol sakin ... Dönüşmeyeceksin o korktuğun şeye , korkma  dediğim anda kendime ; hemen '' Idiocracy '' filmi geldi aklıma ...

Tüylerim DİKEN !

Öyle olmak istemiyorum ama korkuyorum ... Çocukken aldım zehri ...
Sonra yine korkma diyorum alt tarafı bi tv şovu ... İpler senin elinde ...

Sonra Dali'nin heykeli geliyor aklıma ...

Kafasının ortasında tv olan İsa , gözlerinden çocuklar çıkar ...
Sanırım o çocuklar biziz ...

Sam amcanın çocukları ... :((













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder