Kulağımda bir Polonyalı , elimde bir İngiliz ; aklımda bir Dünya'lı geziniyorum bu ara İstanbul sokaklarında ...
Kendimi bir resmin mi desem bir fotoğrafın mı desem içine hapsettim ve orada özgür kıldım ...
Sular üzerinde toprağa değiyor ayaklarım , var oluşumu sorgulamalarım bitmiyor ve bitmek bilmediği gibi daha da karımşıklaşıyor çipilli çipilli ama bir kedi olarak sanırım o yün topuyla oynamayı seviyorum ...
Ona yün topu da denmiyordu sanırım ama dedim ben :D Demek ki deniliyormuşta denmemiş ... İşte yine başlıyoruz :D Bir zamanlar birilerinin birşeylere anlam yüklemesinin üzerinden bu kafada ki bu bilincin getirdiği düşünce sistemiyle bunları hala kabul etmemiz ne kadar saçma ...
Ama kabul etmemekte saçma ... Mesela benim böle iki satırda bir paragraf yapmam da ayrı saçmalık ... Yine o kutsal yol ayrımı ...
O olağan üstü tasarımın - kurgunun muhteşem saçmalığı ...
Fill in the blanks with the correct tense ...
Ve sizden ayrı kafamda ki parçalanmış düşüncelerin herbirine değe değe uçtuğum kanatlandığım gökyüzüne doğru yol almaya başlar gözlerim ...
* * *
Çarşamba
" sabahları en sevdiğim şey eminönden vapur ile inip trene yürümek
Allah'ım sana sonsuz teşekkürler ...
Parov tabi sana da ...
http://www.youtube.com/watch?v=RAJr3Xz1hG0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder