27 Ocak 2011 Perşembe

Arzu'nun Haydarpaşasına itafen ...



Tüm ihtişamıyla belki de şehrin en tutkulu ve gizemli lokantası…İçine girip, çok bakmış olsam da hiç yemek yemediğim bir yerdir orası. Çünkü ,öyle özel bir insanla gitmek istemişimdir ki, masaya oturduğunda “ Hımm, menüyü biraz zenginleştirmek lazım, koltuklar da eskimiş” gibi uyuz nutuklar atmasın bana. Hiç çekemem.




.................


Bu yüzden sona kaldım ve malesef dona kaldım :( Geçen sene kendi içimde ve yurdumun içinde başlattığım gezimin startını Konya'ya doğru tamda o istikametten vermiştim ...
O zaman tekrar demiştim hala başımda kavak yelleri esiyorken geleyimde burda bi küfelik olayım , gecenin bir vakti o halde yemekten çıkıp merdivenlerde şarkı söyleyeyim ...

Sonrada aradan yıllar geçsin koca kadın olayım ve geleyim yine yiyeyim içeyim ve sonrasında basamaklara oturup o an esen rüzgara karşı "" o şarkı "" yı mırıldanayım ...

................

Kısmet , olmadı ...
MFÖ 'nün o çok sevdiğim şarkısı geldi yine aklıma ...

Olan olsun bıraktım
Anlamı yok zorlamanın
Şans kadere inandım
Mecburiyetten ...


.................


Bana kimse boş laflarla gelmesin , yürüyelim edelim otel ettirmeyelim bık bık ... Ben bunlara inanmıyorum , ben bir annenin yada babanın çocuğunun elini tutarken ona hayatının ilk öğretmeni olurken ; his verebilmesine , değer bilmeyi öğretmesine inanıyorum ...

27 yaşındayım ve keşke daha önce doğsaymışım diyorum bu şehri daha iyi hissedebilmek için ; Yaşıtlarımız Ortaköy'e giderken eğlenmek için , biz Despinaya gidiyoruz ... Biz Ortaköy'e kumpir yemeğe gidiyoruz ...


Çok üzülüyorum çok ... ;Tarifsiz

Keşke bir kaç ay önce sevgilimin elini tutarak Modadan aşşağıya inerken , kaçan vapura inat ısrar etseymişim Haydarpaşayı bi görelim isteğimde :(

Keşke ...

Ne acı kelime ...

Tek tesellim daha önce ki hayatımda şehrin tadını çıkarmış olmak ; bu yüzden de yine bu şehirde olmayı seçmek

18 Ocak 2011 Salı

Şöyle ki ...

Bilirsin ben konuşurken kağıt mendilleri harcarım ...
Sıkarım bürkerim burkarım ...

Onları kendime benzetir , içimi görmeye çalışırım


Kendinize ufak ufak ateş edin !


Yutun ,
Sürekli yutun ...
Hatta bu yüzden çok kilo alın , yeri gelsin ortadan ikiye çatlayın ...

Derdinizi kimseye anlatmayın , bırakın onlar konuşssunlar ve kendilerini hep haklı sansınlar ,
Çünkü öyle görünüyorlar ,
Onları o görüntüde ki haklılıklarıyla baş başa bırakın ...
Duyduklarınızı yutun !
Geçişi midenize doğru hissedin ve o sancıyı midenize kitleyin .

Midenize ateş edin ...
Yansın cayır cayır , ama siz susun ...
Kendilerini haklı sansınlar ... Onlara artık dil dökmeyin ... ANLAMIYORSUN demeyin

Kaos düşünün , harıl harıl koşturan insanlar
Birbirlerini bıçaklasınlar anlayışssızlıktan
Kafalarını patlatsınlar birbirlerinin -ki sizde kurtulun onlardan

Bık bık bık bık bık bık bık bık bık bık bık
Hep siksinler kafanızı

Aklınıza ateş edin ... Dağılsın heryere ...

Sonra da siktirin gidin burdan gözüm görmesin sizi ...
Ben sizssiz bi yerde olucam


Ve bana kabuktan bahsetmeyin , çünkü kabuğum sandığınız öz'ümün yanında gerçek kabuğumun sertliğini zerre idrak edemessiniz !

Ve bunları yine onlara söylemeyin çünkü kalpleri kırılacak :(






13 Ocak 2011 Perşembe

Öyle Haller İçindeki Halim Türkçeye Çevirmeye Yok Mecalim














Mutluyum kutluyum yarınımdan umutluyum ;
Ama bunların hepsini nedense biçimli yaşamam lazım ...

Zamanın birinde ; yine buralara yakın yerlerde yaşıyordum o sıralar , bana çaldığı Lir'in sesiyle büyülendiğim Hermes'e de söylediğim gibi ... Ölümlüde olsa insan sesi lazım melodi denen şeye ...

Tabi yanıtsız bırakmamıştı laflarımı Sevgili Herm ( samimiyetten )
- İnsan sesi sınıflandıracak , düşüncesini sadece karşısındakine anlatabilmekten öteye kullanacak bak göreceksin Sevgili Matta diller adı altında sınıflara bölünecek ... demişti

Çokta sallamamıştım aslında Herm'in bu sözlerini;
Ama o kadar enkarne olmuş ruhum artık geç olsa da anlıyor dediklerini ...
Bir süredir etrafımdaki bir çok şey çok internasyonel gelişiyor ... tanımlama zorluğu çekiyorum ;
Saçma sapan iş teklifleri alıyorum , Uzak Doğudan falan saçma sapan sevdiklerimi yolluyorum Avrupaların Batılarına , saçma sapan haller yaşıyorum ülke aşırı

Halbu ki ben hep kendimden aşırı oldum ... Ama önce dillerini ve bu yüzden de onları tanımadığım insanlar bana zorluk çıkarıyor yanlarına gidebilmek için sevdiklerimin ... Kapılardan geçmem isteniyor - ki bunlar tekamülliks kapılarda değil ... bildiğin biulding ...

Ama sonra Sevgili Dona'nın lafı aklıma geliyor ...
Öyle bir deneyim yaşayacaksın ki bu sefer , kalbin yolların ayırdıklarına çarpabilecek sıcakça ve o da bunu duyacak ... sana şarkılar yollayacak ve kulakların duyacak ... sana fotoğraflarını yollayacak gözlerin görecek ...


Anlamamıştım Dona'yı o zaman , sonuçta daha inmemiştim yeryüzüne ...
Ama gene bişi oldu ...

Uzakta ki kalbimin yakını bana kendime çok uzakken bir sayısılı harfli dizilim yolladı
Tık ettim üstüne

Bu çıktı ...

Sesler vardı ...
Fotoğraflar çoktu ...
Görüntüler eskiydi ...
Dil aynıydı ...
Hiçbirşey anlamayan beynim yine şarkının ruhuna akan kalbime yenik düştü ...

Gözlerimi kapadım ;
Dostumu düşündüm ...
Taaa ordan beni hala anlıyor , kablonun fişini çekmemiş dedim ...
Günlerdir tutsağıyım

Hermes & Dona & Jan & Matta ...


Çok eski yaşamlardan taşıdığımız dostluğumuz ... Hala antik halindeki kadar hisli ve taze ...