27 Mayıs 2010 Perşembe

Devrelerim mi yanlış bağlıdır nedir yani?

Karmanım ve çormanım hemde böle ışıklı ışıklı ama kapkaranlık
... Aslında bu başıma gelen ilk karmanlık ve çormanlık değil ama her seferinde şaşırıyorum işte nabayım ... heycanlıyım ne bulursam şaşırırım ... şaşırmayı çok severim bazen şaşırmadıgım gunlerde uzulurum ... Şaşırmanın ıyısı kotusu olmaz dıyıp bunu hayatıma dahıl etmeyı severım ama kabuk hayatımda bunun için dırdır etmesını de kendıme bir borç bilirim ... halbuk ki öz de ki bana ındıgımde şaşıracak seyler bulduguma ve bunları hıssedebıldıgıme sevınırım ...
3 tane hayat yaşıyorum 1 beden içinde ... evet ağır yorucu eğlenceli ama çalkantılı ☺
Öz-Manto-Kabuk !
Kabuk her sıkıntıda her mutlulukta ilk etki gören ... ona bazen dokunsan ağlar bazen gıdıklamasanda güler ... azcık tanışınca senle kabuğuma gelirsin ... aslında çok kolay olduğu halde bu kabuktan öze sızmak dış dünya içinde oldukça zordur aslında ... kendım bile gıremıyorum cogu zaman .... şuan sadece tıklatıyor olduğum gibi mesela ... İçeri giremiyorum ...

Her olaya verdiğim yaklaşık 3 tepki vardır ... sinirlenirim – empati yaparım – umrumda olmaz ... Bunu tek bir olay içinde aynı anlar yaşarım ...
....
Şimdi yazdıkça farkediyorum aslında ... aslında kaşık yok ve ben bunun farkındayken sadece anlık unutmaklar yuzunden kabuk etkılerıne takılıyoruz... hedeflerden sapıyoruz amaçları unutuyoruz ... şuan kafamı toplamak kararı aldım ... gunde 3 kişiden fazla içeriye giremiyorum ... bir süre bırakıcam bunu ... çünkü herşeyin çok güzel olmasını istiyorum ... bu ara kafamı toparlayamamam sebebıyle kalemımde özden akmıyo seslenişlerim manto ve kabuk arasından .... ve ben “alanımda” kabugumu atar mantomu çıkarırım öze saygımdan ve bılırsınız kı kapalı alanda şapka takılmaz açık alanda da hissedemezssin sonra o yuzden hıc takmıyorum bu o dada sapka ....
adı evren olan bi çatının altında salona yakın bı odayım .... şuan mesela ben bunu yapmaya calısırken ütü sesi beni delirtiyor ... çünkü iş yerindeyim ... çünkü güneşe en yakın oldğum zamanları buraya tıkılarak satıyorum ... sakinleşmek için dinlediğim müziği duyamıyoruym lanet bı utu yuzunden ve noluyor utuden nefret edıyorum sonra dusunuyorum hanı nefret yoktu ...

sonra dıyorum kı bak matta gene takıldın gene takıldınnnnn bunlar kabuklu yıyecekler ....
sonra ufak bır iç çekiş hop taşlar yerine oturmaca ...
gerilmedik mi gerildik ... salmadık mı negatif enerji bünyeye saldık ... o zaman hadi şimdi bu uyguladıgımız teknıgın aynısını tekrara yapalım da temızlenelım ...
....
Tek başıma olmuyo ... Sen Lazımsın !
Tanrım ;
Seni bu kadar özlediğimi hiç hissetmemiştim ... biliyorum aslında sen ben olduğundan aslında özlediğim benim ... hatta öz’üm sen olduğundan aslında giremediğim kapıda sensin ...gözlerim doluyor sana şuan bunları yazarken ama bi taraftan da bir tebessüm yüzümde ... bak tanrısallık yakaladık bi yerde ... acı ve tatlı – hüzün ve mutluluk ..

Tanrım senden çok şey istemiyorum cidden ... biliyorum ben senden bir parçayım ve projemi kendim yönetiyorum sen sadece sponsorusun ... ama bana dünyevi malzemeler lazım işin burasında ve teknik destek eksikliğinden aşama kaydedemiğyoruz burda şuan ... gerçi düşünüyorum da ...YALAN yahu ... ağlamayan bebeğe emzik veririlir mi ... ben sana bu konuda ağlamadım kı sana aglamam da gerekmez zaten ıstegımde kararlı olmadım kı ...

Tanrım ...
Canım Tanrım ... Biraz mucize tozuna ihtiyacım var şu sıra biraz serpermisin kafamdan aşşağıya ... Kendimi hep yanlız hissediyorum hemde çok kalabalık ... Resmen bir hortum olasım ve çevremdeki herşeyi yıkıp yakasım var ... sonrasında yenıden hayata başlamak ...

Sana o kadar güvenirken neden hep arkamda olduğunu unutuyorum ... tanrım benim devrelermi yanlış mı bağladın !

DÜŞÜNEMİYORUM !
Patronumda zaten kafamın geç aldığını söylüyo ... Beni ne kadar tanıyorsa ☺ Tanrım insanları hiç dinlemeyen biri bir insanı tanıyabilir mi ... peki benim kafam direk onu almıyosa mesela ! Aklına bu gelmiyor mu acaba?
Düşünüyorum evet artık daha fazla şey konusunda eminim ve biliyorum ama anlıyorum ki Cehalet mutlulukmuş ... ☹ Nankörlük ettiğimi düşünüyosun ☹
Hayır öle de değil ...
Mutluyum ama ☹
Cidden Öz’ümde mutluyum ... O zaman neden bu bana yetmiyor değil mi☹
Benim dünyevi takılı kalmışlıklarımdan hepsi Tanrım
Sen bana bakma ...
Bir ufak kız çocugu gibi mızmızlanıyorum ... bir ufak kız çocuyken yapmadım şimdi yapıyorum bi yerden cıkmak ıstıyo her cıkması ve yapılması gerekenler dımı zamanı önemli değil ... ama Tanrım cidden çok içten bir dilek diliyorum şuan senden ... Nolur ... Nlollurrrrr ... Bugün biraz yıldız tozu ... resmen mutluluktan havalara zıplamak hissini unuttum ...

Hatırlat bana tanrım ... damarlarımda o hormonun akışını hissetmek istiyorum ....

Of yine o lanet ses... bu adamla birlikte bu ütü masasını tamamen yere gömüp üzerlerine topraktan fermuar çekmek ısıyorum ... inatla basıyo o paskaraya bılıyorum !!!!

Duyma dıyorsun bana ... duymak istemessem duymayacağımıda bılıyorum ... ilk defa degıl kı hayatımda sureklı de yaptıgım bişi aslında ... ama işte takılıyorum tanrım ... cok uzun zamandır takılıyorum .... uzat elini hadi bugun ... Bekliyorum ve kahvaltıya gidiyorum ...

Seni seviyorum

13 Mayıs 2010 Perşembe

Ev yemeklerinde iyi ,temizlikte 10 numara ,ağzı dili olmayan , müzik dinlemeyen , film izlemeyen , hatta odasından çıkmayan ev arkadaşı aranıyor !!!!



Çok mu sarhoştum hatırlamıyorum ki , ne içtim ne yedim fln...
Sarhoşken zaten ne kimseyi hatırlıyorum ne yaptıklarımı nede söylediklerimi...he bide ertesi gün var o zman da çok hatırlamam ..
Bi yerdeyiz ..line ..otto falan sanırım ..line'ı da hiç sevmem ...neyse
Baya bitiğim , 0'a yakın bi bilinç
Bi ara duvarın dibinde takılıyorum öle , kafam terketmiş bedenimi , ayrılmış , lanet Markizin lanet bedeninde olmak istemiyorum artık demiş..tam "Pasajın Madamı"yım yani..
Başım önüme düşmüş sorular sorup duruyo bık bık bık bık
Anlatıo aq
Git diyorum ne yeri ne zmanı
ama gelde anlat
Çocukken babanemede anlatamazdım , onada sus derdim Oda tersınden anlayıp beni daha çok konuşurdu.Özlediğim çocukluğumun lanet bi sahnesiydi yani yine...midem bulanmaya başladı .
Zaten ne zman işime gelmeyen bi durum olsa midem bulanır hemen.. Sanırım o an koku duyum fazla sensörlü hale gelio..Zaten normal de de kokulara pek tahammül edemem
hala aklıma gelio hala midem bulanıo ıykk
Neyse...
Sigara lazımdı...
Sinir oluyorum zaten böle sıgara en mantıksız yerde bıtınce , kendıme halım yok bıde sıgara al gidip takaat mi ne yok işte o an ondan az anlayışş...
Bi sigara gördüm önce..
Işıklı sanki.... sonra bi kol , sonra bi omuz , sonra bi kafa...
Tanıodum evet ama ??? adamın kaşı gözü yoktu hepsi soru işareti tamda böle (??)
Sigarayı aldım tabi:)
-Bi yerden tanıyorum ben seni dedi..
( Denyonun teki heycanını sokmuş cebine gelmiş gene dedim )
Uzaa--lar çektim uzadı.yaklaşık 1,5 yıl boyunca o adamı gördüm hep...çünkü mekanlarda birinin işletmecisiymiş:)
ve bende artık tanıştığımıza inanmaya başladım git gide...isimler sayıyoruz yok mekanlar yok....yapammassan yok bi durum yani..
En sonunda bu soruyu geçtik arkadaş olduk



..........................................................................................
Günlerden geçtiğimiz perşembe , çarşamba , salı yada pazartesi ne bilim ... hafta içlerini hep zorlanıyorum takip etmekte...
Arabadaydım yanımda patronun oğlu...çokta severim yalan yok ...mesai saati yani..
Türkçe Pop'um gelmiş o sıralar... arabada bi cd buldum..taktım şarkılar gelio ama elim sürekli ffwd'de çünkü cdnin ve arabanın sahibi gence bu konuda pek güvenmiorum...
Neyse igeen...
bi Sezen Aksu şarkısı
ah İstanbul İstanbul olalı falan...sayıklama hali gibi şarkı....ayrıca Sezen Aksunun en sevmediğim şarkısı..

..........................................................................................

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx



Bundan hmmm 3 yıl yada 4 yıl önce ( unutmak istediğimde bi balıktan daha netimdir ) bi kayıp var hayatımda , kalın kalın geçti kronolojik sıralamama , sürmanşetiydi o yılın..


xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Neyse Sezen dioduk , Aksu dioduk
o ölümden 3-4 ay önce hastanedeydim, onun yanındaydım ,destek ya işte .....ilaçları dayamışlar ,başını dödürmüşler ,ayakta zor duruo....kapıdan girdim , gözlerindeki bakışlar hala beynimde fotoğraftır..

Sarıldı , tuttu kolumdan arkadaş yapmış onunla tanıştırdı ..
-Salih ..dedi
( Salihte uysaldı gayet aynen onun gibi )
Hastanenin cafetaryasındayız, canı pizza istemiş...Dominos kalın hamura sucuklu falan ..hiç sorma midesi çöp tenekesi gibiydi herşeyi yerdi..çocuk gibiydi ikiside
Kral Tv açıktı arkada..
zaten o ulusal rezil müzik kanalı kimbilir ne anlara tanıktır..fondur..

Kibariye "Ah İstanbulll" diyerek yeniden hayat bulma çabasında o sıralar ..
Salih daldı hemen ..pizzayı falan attı elinden..o derece aniydi..
Sanki öle bi ümit ünal filminden fırlamış Fikret Kuşkandı..
-Şimdi burda da böle şarkılar çalınmaz ki , canı istiyo insanın , tedaviye geldik sonuçta aq..
Noldu be yine dedim
Çünkü sürekli bi atraksiyon var herifte onlarıda anlatmadım şimdi zaten gayet uzun oldu...ben olsam okumam yani...nasıl yazdım bilmiyorum...
( Aslında biliyorum dün gece "o"nu ruyamda gordum hatırladıgımı bılmek ıstedı sanırım kendımce bişi işte ne bılım aq )
-Sezen ablam ; yakut dio , zula dio kayık dio aq canım istiyo yakutları zuladan çıkarıp yeri gögü kırmızıya boyım...amma yazıyo be kadında...
Baya konuştum bunu..hatta sezen aksunun köpeği Cano'dan bile bahsettik..
Bize neyse aq...
Neyse ne ne ne ne ne ne !!!!!!!!!!!!!!!!!!
Sonuç ben bu şarkıyı sevmem , hatırlattıklarını sevmem ,hatırlamakta istemem...
Çünkü gözlerini hatırlarım , güneş lekesi gelir aklıma..
ama o gün arabada şarkı çalınca hesaplaşmak istedim kendimce , ve ömer'e anlatma isteği duydum birden..
şarkıyı tekrar ve son kez sindir sindire dinliyip bu konuyu kapamak..
ve Salih geldi gözümün önüne..o böle yine bıdır bıdır anlatıo...
Sonra o sigarayı uzatan kol...soru işareti olan surat ...bi mezarlık..bildiğin film şeridi ..bildiğin fılaşbek..
Cd'yi fırlattım dışarı...
Hassiktir dedim...
Hafızamın aq....
"o"ndan kalan son güzel anının sıpörting ektırıydı..
Offf off off
İşte o an şunu düşündüm..
======================================>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
ve anladım ki;
Bende b12 eksikliği var..bildiğin Petek Dinçöz hastalığı..
Et balık sebze tüketmek lazım düzenli beslenme...
Ama ben kendime bakmaya sanırım acizim...
Kapıcıya çöp vermeye üşeniom aq..
İşte bu blogu ;
Ev yemeklerinde iyi ,temizlikte 10 numara ,ağzı dili olmayan , müzik dinlemeyen , film izlemeyen , hatta odasından çıkmayan ev arkadaşı aradığım için yazdım ....


Çok fazla önemli dip not : he mümkünse rica etçem
hem ağzı hem dili olmasın -hani bazısının azı var dili yok oluyo oda problemli...agzıda olmasın dılıde..

Saygılar - Mersi...

Babam gökyüzündeki bu güzel birlikteliği 1 kadeh kırmızı şarapla kutlardı

Uzun zamandır böyle temiz böyle berrak uyanmamıştım güne ...

Akşamları nasıl uyuduğumuz pek önemliymiş ... Bugun bunu bir kez daha anladım ... Uykuyla arası on numara olan ben ; sabah 6:30 da salonda ballı suyumu içiyodum ...

Bazı alışkanlıkları terketmiş olmanın ilk sabahını çok güzel karşıladım yani ...


Burdan sabah yataktan tertemiz bi şekilde kalkmama yardımcı olan "güneş sızıntısı" na ayrıca teşekkür etmek istiyorum blog aracılıyla ... Çünkü kendisi öyle güzel bi göz içine parlamacayla uyandırdı ki beni ... Resmen uyanmam gerektiğini çünkü uykunun yeterli geldiğini hissettim ...

Evet bi insan kalkıpta bu kadar büyütür mü değil mi bi uyanmak işini :)

Büyütür ... büyütürüm kocaman yaparım hatta ... Hasretmişim yahu :)

Bu arada hergün kü saatte yattım :) ama hergünkü saatten çok erken kalktım :) berrakça ve temizce bunu unutmayalım :)

Bi süredir aramızın limoni olduğu harflerimle yeniden dokunuyoruz birbirimize ... Kulağım yeniden ev sahipliği yapmaya başladı melodilere ... Bide şu oyun hamurculuğu işine bağlı kilo verme işini halledersek ... Yuppi yuppi yuppito adlı şarkıma video da çekebilirm ...


2 gündür çok sevdiğim 2 şarkıyı arka arkaya dinliyorum :)

E tavsiye de ediyorum tabi :)

Haa bu arada öle berrak uyanma bedeli olarak iş yerinde de işler ii geçti bugün :)

Ya düşündümde daha saat 15:30 :) Gece de ii biter gibi

Auv unuttum akşam Ziyafix ve Evrimix gelicek , evet evet güzel gün bugün yahu

BİŞİLERDEN KURTULMAK NE HOŞMUŞ


Evet şarkı armağan ediyorduk ... Yüksek Sadakat HAYDİ GEL İÇELİM ... ama çok içmeyelim sonra sabah berrak kalkamayız ... hadi çok içtiysek te o kadar çok içmeyelim hadi içtik hergün içmeyelim ...

Bugün gökyüzünde işler yoluna girmeye başlıyo , bundan aslında güzellikler ...

Agora'da bi sahne vardı ; "Babam gökyüzündeki bu güzel birlikteliği 1 kadeh kırmızı şarapla kutlardı "

Bende yenilenmiş benimle akşam bi kadeh bişiler içeyim ...

7 Mayıs 2010 Cuma

Kimine Göre Kaçığım Kimine Göre Zır Deli,Eyvallah da? ....

Şimdi kendimi düşünüyorum :)
Her zaman ki gibi:F

Leventten Mertere 40 dakka da geldim ... ama mertobüs merdivenlerinden 20 dakkada çıkamadım...

Öflüyordu insanlar , ayrıca pöfleyende gördüm ...hatta ses yükseltende

Bense kulaklarımdaki melodiye hapsolmuştum , yağmuru hissediyordum, rüzgarda yanında bonusuydu...

Ahhhh dedimmm...ahhhh....şimdi burdan böle şarkımı söylerek atlaya zıplaya çıksam bana deli derler mi?

Derler dedim sonra D:

Deli değilse de kaçık derler dedim ... aslında çok afedersiniz ama ( ne kadar nezaket sahibi olduğumu bilen bilir) bana kaçık diceksiniz diye ...atlayıp zıplamama engel olmadım ben...

Hazır değildiniz ... o mutluluğumu anlamaya hazır değilsiniz ... çünkü ben sebebsiz yere mutluydum ...

Oysaki size göre ;
Mutlu olmak için sebebler gerekir ... Var olmak neden yetmiyor anlamış değilim !!!

Şimdi düşünüyorum da ;
Evvvet deliyim ben kaçığım D: Sizin akıllılarınızdan olmak istemiyorum çünkü...

Küfür gibi

6 Mayıs 2010 Perşembe

Herşeyin Hiçbirşeyle dansında duyulan Tanrı Kokusu

Yoda: Premonitions, premonitions. These visions you have...
Anakin Skywalker: They are of pain, suffering. Death.
Yoda: Yourself you speak of, or someone you know?
Anakin Skywalker: Someone.
Yoda: Close to you?
Anakin Skywalker: Yes.
Yoda: Careful you must be when sensing the future Anakin. The fear of loss is a path to the dark side.
Anakin Skywalker: I won't let these visions come true, Master Yoda.
Yoda: Death is a natural part of life. Rejoice for those around you who transform into the Force. Mourn them do not. Miss them do not. Attachment leads to jealousy. The shadow of greed that is.
Anakin Skywalker: What must I do, Master Yoda?
Yoda: Train yourself to let go... of everything you fear to lose.



Doğarız
Hep doğarız, her an ölürüz aslında. Her ölüm doğum demekse; her nefeste tekrar doğarız. Matematiksel olarak hesaplarsak, aldığımız nefes +1 verdiğimiz -1 dersek ,bunlar birbirini götürür kalan sıfırdır ve sıfırda Tanrısaldır.

Zaman değişik bir kavramdır. İçinde sadece an barındırır . Anı terkeden “geçmiş” ve daha ortada bile olmayan “gelecek” için güzelim anı ziyan ederiz. Öğretilmiş bağımlılık sistemine dayalı düşünce yapımızla sorunumuzu halledemediğimizden dolayı .

Filmimizin kurgusu şifrelidir ve bu onu daha da heycanlı kılar . Zaten sebebsiz hiçbir varoluş yoktur ! Ama şifreli olmasından dolayı gizemli görüntüsü filmin ,ne kadar basit olduğunuda görmemizi engeller. Zıtlıkların birarada olabilmesidir Tanrının Kokusu … Vanilyalı oladuğu söylenir .

Varoluş boyunca sürekli kapılardan geçeriz. İlerlesekte ilerlemesekte… İlerlediğimizde farkındalık vardır cebimizde , bu yüzden biliriz ki kapının eşiğinde takılmadan atladığımız her çelme ceza değil ; kazanılanı sindirmede yardımcı olacak kazık bi sınav sorusudur ve sonrası çok lezzetlidir. Ama öğretilmiş bağımlılıklarımız bazen bu detayları görmemizi engeller …

Oysa ki özgürlük miss gibi kokan bi histir…

Çok sevdiğim bir dostumu kaybettim geçtiğimiz pazar … Birlikte uyduğum , yaşadığım , cebimdeki parayı gerekirse son kuruşuna kadar paylaştığım ( daha da acıtasyon haline istediğim taktirde getirebilirim ☺ ) Gözlerle kurulan bağlantının tek bir cızırtı içermediği bir dostluğun , iki tarafından birini bu boyuttan bir diğer boyuta geçti.

Şuan çok değişik bi haldeyim. Bir kapının tam ağzındayım ve bu “ölmek” işi şuan benim çelmem . Ellerim kapıyı tutuyor fakat itecek gücüm yok ! Halbuki biliyorum itmeye de gerek yok . Açılmasını istediğim an açılacak .Ama elimde olmadan kitliyorum işte kendimi Sonra azcık bi an geçiyor … bir iki nefes kadar . Ben bulutların üzerine oturmuş, ayakkabılarımı aşağıya atmış ,yanında vanilyalı milkşeykim, bir kağıda bacaklarımı sallaya sallaya yazımı yazıyorum huzur ve mutluluk içinde . Hem çok mutluyum hemde çok üzgün yani…


Yine tanrısallığın sonsuz tanımsızlığı içine düştüm !

Bir replik geliyor sonar aklıma …
Train yourself to let go... of everything you fear to lose.
( Kaybetmekten korktuğun herşeyi bırakabilmek için kendini eğit )

Özgürleşmenin reçetesi “ kişisel bağımlılıktan uzak kalmak “ …
Ana korku “kaybetmek” …

Özgür olmak ,uçmak , ayaklarının yerden havalanması ,rüzgarın topuklarını öpmesi . Bir kuş olmak ama kanat değil kollarını çırpmak .

Düşünüyorum
Beden adı verdiğimiz şu et parçasını bile burda bırakacaksan giderken ; Neye sahibiz?

Anne ? baba ? çocuk ? araba ? iş yeri? Para? yatağın? su içtiğin bardak? takma dişlerin? KEDİN?
Hiçbirşeye
Koca bir hiçbirşeye ! Burda kullanılan hiçbirşey dikkatli bakıldığında “herşey” anlamını taşır, sonsuzluk içerir yani …

Hiçbirşeyin herşey olduğu bir ortamda herşey ; iki karşılıklı koyulmuş aynanın iç içe geçmiş görüntüsü kadar sonsuz bir varlığın tanımıdır …

Hiçbirşeyin herşeyine sahipsem , beni hiçbirşeysiz hissettiren nedir?
Sanırım elle tutulan ve gözle görünen zavallı sistematik öğrenmişliklerim ! Zavallı gerçeklk tanımlarım …

Hatırlıyorum
Ben gözlerimi kapattığımda sonsuzluğun içinde akabiliyorum, göz kapaklarım kapalıyken daha çok şey görüyorum.
Ve o zaman farkediyorum ki …
Bedenen beni ve olduğum boyutu terketmiş gibi görünen kadim dostum, gözlerimi kapattığımda karşıma dikiliveriyor ve o büyük gözleriyle bana bakıyor…

Tam o anda farkediyorum ki…aslında o benim içimde sonsuzluğumda benimle birlikte olabilmek için yerini almış hatta hep ordaymış. Herşeyin – Hiçbirşeyle dansına birkez daha tanık oluyorum, koku artıyor ve bir kez daha hatırlıyorum;

“Size şah damarınızdan daha yakınım”